Ağrı anlayışını yeniden oluşturmak. Evet, hepimiz için son derece gerekli bir süreç. Süreç diyorum, çünkü bir yazı okuyup birden anlayış değiştirebileceğini düşünmek bir günde olimpiyat şampiyonu olacağını sanıp hiç antrenman yapmamak gibi olur.
Üzgünüm, 90’lı yıllardan bu yana ardı ardına gelen ve çığ gibi büyüyen çalışmaların bize sağladığı bilgi birikimine lisans eğitiminde yaklaşmamız bile mümkün değil ve hatta neredeyse tam tersi yönde hareket ediyoruz. Bu da beni üzüyor. Peki bu dezavantajın ardına saklanıp mağdur mu ölelim? Uyanın arkadaşlar. Bahaneler sizi yavaşlatır, durdurur ve bu esnada başkaları bu yarışı kazanır.
Silkelendiğiniz için başladığınız yollarda sizleri bekleyen harika bilgiler ve tecrübeler var. Ağrıdan arındıracağınız nice hayatlar bekliyor. Onlarca ve belki yüzlerce insan için gerçek bir kahraman olacaksınız. Bahaneleri çöpe atın. Olasılıkları görmeye başlayın. Lütfen unutmayın, ben de sizin olduğunuz yerden başladım. Benden çok daha iyileri de benim başladığım yerden başladılar. Bu döngüdeki tek kazanan pes etmeyen!
Gelelim başlığımıza. Ağrının aklımızdaki konsepti hatalı olsa gerek ki, ünlü bir ağrı kaynağında harika bir bilim insanı bu kelimeleri döküyor. Ağrının eski (biyomedikal model) bakış açısıyla görülmeyen, gölgede kalan pek çok detayı yeni (biyopsikososyal) bilimsel modellerin yol açtığı anlayışla keşfedildi ve artık ağrıyı çok daha iyi anlayabiliyor, çözümü de çok daha efektif ve kalıcı olarak kurgulayabiliyoruz. Özellikle kronik ağrılı kişilerin zindan olmuş hayatları için ‘KARA GÖRÜNMEDİ, KARAYA ÇIKILDI’. Hala kronik ağrısından kurtulamayan varsa artık ne eksik bulmak kolay. Bu yeni gelişmelere hakim fizyoterapistlerin danışanları için artık ağrı yüzünden sürünmek bir tercih! Kulağınıza sert ve iddialı gelebilir. İnanın bilseniz siz de böyle söylersiniz. Çünkü bu bir iddia değil, gerçeğin ta kendisi.
Ağrıyı gerçekten anlamak için ne mi yapmalısınız? İlk olarak ağrı nörofizyolojisini anlamalısınız. Biraz karmaşık bir sistem. Bazıları bu yola çıkıp geri dönmedi. Zaten Enpac Konsepti bu yolu kısaltmak ve direkt sonuca götürmek için kurguladım. Yani ağır nörofizyoloji okumaları yerine, semptomları okumak ve çözümleri uygulamak kadar kolay bir sistem sunmak istedim. Ağrı nörofizyolojisi okumanın da çok farklı yolları var ancak ne yazık ki henüz klinikte net olarak kullanılacak bir kaynak yok. Yani aradığınız her şeyi henüz bir kaynakta bulamazsınız. Ancak benim de son kariyer hedefim böyle bir kaynak oluşturmak. Belki bir gün hep birlikte bu yazıya atıfta bulunur gülümseriz. Ve belki o gün mesleğimiz de hak ettiği değeri görüyor olur. Ne dersiniz?
Linkten bazı okumaları tavsiyeleri ile sizleri bu yolda cesaretlendirmeye devam ediyorum. Ve tekrar söylüyorum,
‘SADECE VAZGEÇMEYİN.’
SEVGİLER
UZM. FZT. İLKAY KOÇ
Comments